Cennet Sofrası'na Hoş Geldiniz!

Uzun zamandır uygulaması kolay ancak lezzetli, daha doğrusu bizim Anadolu sofrasından bazı tariflerin Cennet Sofrası müdavimleri arasında paylaşılması konusunda çalışmalarımız sürmekte idi. Sonunda bu İnternet adresi altında imece usulü bildiklerimizi paylaşmayı ve damak tadımıza uygun lezzetleri bire bir uygulama yoluyla aktarmayı Rabbim nasip etti. Umarım el ele hep birlikte ortaya çıkacak emekler doğrultusunda Besmeleyle Cennet Sofrası'nda buluşuruz.



Son Tarifler



Tavuklu Erişte Pilavı


İncir Tatlısı


Bumbada


Büryan


Kara Lahana Çorbası


Şambali


Poğaça (Kurabiye Kıvamında)


Akçaabat Köfte


Yeşil Salata


Gerçek İnegöl Köfte


Tiramisu


Kırmızı Biber Dolması




Cennet Sofras#1

Kart#1n#1z#1 Olu#Fturun


Şambali; İzmir’de ve Manisa’da gelenekselleşmiştir. Seyyar satıcılar küçük camlı seyyar arabalarına  önceden hazırlamış oldukları şambali tepsilerini sıralayarak, bağıra bağıra sokak sokak dolaşıp tatlıları satarlar.

Bazen bir sokak arasında bazen en işlek caddede rahatlıkla bir şambaliciye rastlarsınız. O anda tatlı canınız çekmemiş olsa bile, bir tane alıp hemen tadına bakmak istersiniz, tane dedim şambali kiloyla değil tane ile satılır.

Usta keser istenilen yerde önceden hazırlanmış küçük saman kağıtlara sararak tutuşturu verir hemen elinize.

Kimisi köşesini sever, kıtır kıtır olsun ister iyice kızarmış yerinden, kimi ortalarından ballı tarafından, ne olursa olsun hemen o keskin yoğun ballı tadı gelir damağınıza, o yoğun tadın üzerindeki fıstıklarıyla buluşması ayrı bir seramoni.. Yoğun tat kan şekerinizi tavan yaptırsa bile bitirmeye çalışır kıyamazsınız yarıda bırakmaya...




OD

13. yüzyılın karmaşasında, Haçlı Şövalyeleri (Kudüs’ten püskürtülen), Harami çeteleri, Alamut fedaileri, Moğol askerleri… Anadolu’yu yerle bir etmeye çalışırken, bir taraftan da gönül erleri Anadolu’yu aşkla, sevgiyle, sabırla yoğurmaktadırlar.


Madde ve mana karşılaşırken, zaman zamanla, insan insanla çatışmakta. Bu çatışmaların arasında Anadolu bozkırlaşırken, mana erleri bir rahmet gibi çoğalmakta, Hacı Bektaş-ı Veli’nin, Mevlânâ’nın, Tabduk Emre’nin, ahilerin, abdalların, dervişlerin… Arasında parlayan bir yıldız Yunus, yavaş yavaş, olgunlaşa olgunlaşa, pişe pişe kendini göstermekte...




Zaman ne de çabuk geçmiş?


Sınavlar, tatil, memleket ziyareti, Ramazan, bayram, okul hazırlıkları ve neticede; istenmeden uzak kalınmış belki biraz buruk kalmış bir site.


Ben onu özlemişim, o da beni.


Elimde çok miktarda paylaşmak istediğim malzeme birikmiş.


Yeni yüzler ve memnun kalacağınız tariflerle muhteşem bir dönüşüm olacak.


Sevgili arkadaşlarım, beni izlemeye devam edin!




Gülten Arkadaşımızda İkindi Çayı:


Sevgili Gülten’le arkadaşlığımız çok da uzun bir zamana dayanmamasına rağmen, bakımlı, özenli ve oldukça nazik hali hemen dikkatimi çekmedi değil, belli ki görgülü bir ailede yetişmiş.Birde benim ona yaklaşmama en etkili olan etkenlerden biri de gelinimize ...



Osman Bebeğin Kırklaması:


Geleneklerimize göre kırklama, kırkçıkması  gibi tanımlar, bebek dünyaya geldikten sonraki  40 gün içinde zannımca anne ve bebeği  nazarlardan, kem gözlerden, hastalıklardan korumak için söylenmiş ve uygulana gelmiş çok güzel adetlerimizdendir.


Çok sevdiğim Dilek ablacığımın ....


Unutulan lezzetlerimizden; Soğan Dolması:


Pek değerli arkadaşım, dostum,  sevgili  Suna’nın çiftliğinde, kuzinede bizim için yapmış olduğu soğan dolması, her ne kadar kuzinenin ve güvecinin azizliğine uğrayıp biraz uğraştırsa da bayıla bayıla yenilmekten kurtulamadı. Afiyetle yediğimiz soğan dolması maalesef günden güne unutulan  lezzetler arasında, ama öyle lezzetli olmuştu ki, en azından bizler tadını bir ömür boyu unutamayacağız sanırım.


Soğan dolması, değişik tatlar ve eskimez Türk mutfağını  sevenler için tavsiye edebileceğim lezzetli bir ana yemek .


Yine serin bir Ankara havasında, önceden kararlaştırdığımız hafta sonu  programımız doğrultusunda can arkadaşımın Ankara yakınlarından almış olduğu çiftliğine ziyarete gittik. Çevresi ağaçlarla kapatılmış, içi muntazaman işlenmiş, büyük bir havuza sahip çiftliğinde misafirlerin ağırlanması için her türlü imkan sağlanmış. Ahşap ama bol camlı yapının içinde gürül gürül yanan soba dışarıdaki serin havayı hemen unutturdu.


Arkadaşımızdaki program ...




Sevgili Esma’da ikindi çayımız;


Sevgili Esma’nın evinde grupçayız, hani şu on parmağında on marifet olan, nereden geldiğini bir türlü çözemediğim bitip tükenmez bir enerji sahibi, içtenliğini, ...




Bursa Hasreti…


Bursa.


Yeşil Bursa.


Caanım Bursa.


Caanım Yeşil Bursa.



Bir şehir sizi ara ara çağırır mı? Sesini taa iliklerinize kadar duyurabilir mi? Hatta, siz geldiniz diye gülücükler saçabilir mi? Her sokağından, her köşesinden, her parçasından size seslenebilir, sonra siz cevap vermek istediğinizde de nazlanıp başını şöyle bir çevirip duymazlıktan gelebilir mi? Bursa yapar, hem de sık sık yapar.


Bir İstanbul, bir de Bursa. Nedendir bilmem, bu iki şehirle aramızda özel bir bağ, hani derler ya “elektrik” var. İstanbul denilince burnuma hemen yosun kokuları doluşur, kulağıma sahile çarpan dalgaların sesi üşüşüverir ve hoyrat martılar başımın üzerinde çığlık çığlığa dolanır da dolanırlar. Gözlerim nemlenir, zamansız ve manasız, başımı İstanbul’un bağrına yaslayıp doyasıya ağlamak gelir içimden. Bursa ise...




Yeni ama sanki eski arkadaşlarımdan; Şengül:

 

Yeni arkadaşlar edinme sanırım hayatın gereklerinden ve belki  de cilvelerinden olsa gerek. Girilen her yeni ortam yeni arkadaşlar demek, tabii bu aynen karşımızdakiler için de geçerli. Yeni arkadaşlar; tam bir sürpriz paketi. Acaba frekans tutacak mı, acaba anlaşabilecek miyiz, acaba beklentilere karşılık verebilecek miyiz, acaba acaba… Yeni arkadaşlık muhabbet halkasına yeni bir hale mi ekleyecek, yoksa içeri girilemeyen, kapısının önünde çene çalınan, işi bitince de kapalı kapı haline geliveren bir eve mi dönecek?


Artık ...









İzlediklerim:


jibek@cahide


Evimizdeki lezzetler


EkmekSanati.info


yersofrasi.org








Hobiler



Get Adobe Flash player